23 Nisan 2015 Perşembe

Derviş ve Ölüm - Meşa Selimoviç - Timaş Yayınevi

Derviş ve Ölüm – MEB 100 Tavsiye Eser arasında yer alır.

“Öldüğüm gün, taşınırken tabutum,
Acı duyacağımı sanma bu dünyanın ardından,
Ağlayarak; yazık oldu diye konuşma,
Yok oluyorlar mı batınca güneş ve ay?
Ölüm sandığın şey, aslında doğuştur.
Zindan gibi görünür mezar, oysa ruh
Özgürlüğe kavuşur
Hangi tohum büyümez ekilince toprağa?
İnsan tohumundan şüphen mi var yoksa?”

Meşa Selimoviç / Derviş ve Ölüm



derviş ve ölüm



Derviş ve Ölüm 16 Bölümden oluşuyor. Birinci bölüm şöyle başlıyor.
“Bismillahi’r-rahmani’r-rahim
Hokka ile kalemi ve yazmakta olan şeyleri
tanıklığa çağırıyorum;
Yanıltıcı akşam karanlığını, geceyi ve gecenin
canlandırdığı her şeyi tanıklığa çağırıyorum;
Ayın ondördü ile şafak vaktini tanıklığa çağırıyorum;
Kıyamet gününü ve kendi kendini kınayan ruhu
tanıklığa çağırıyorum;
Her insanın daima zararda olduğuna dair, her şeyin
Başlangıcı ve sonu olan zamanı tanıklığa çağırıyorum.“


Anlatıcı kahramanının Ahmet Nureddin isimli 40 yaşında bir derviştir. Mevlevi tekkesinin şeyhidir. Tekkesi kasabanın dışında, karanlık dar bir geçidi andıran bir boğazdadır. Tekke, Ali Ağa adlı bir zenginindir. Ali Ağa evi tarikata hayır olarak hediye etmiştir.

Kağıt ve kalem tek dert ortağıdır, yaşadıklarını yazarak hafifletir ve yazmaya başlar. Hikayede kendi ağzından dökülmeye başlar…

Dervişin kardeşi Harun kalede hapis yatmaktadır. Ancak kendisi dahil bir çok kimse Harun’un neden hapis yattığını bilememektedir.

Tekkenin koruyucusu Ali Ağa yaşlı ve hasta bir adamdır. Bir gün tekkenin ileri gelenlerinden Hafız Muhammed’i yanına çağırır, Hafız Muhammed kendi yerine görüşmeye Dervişi yollar. Bunun en büyük sebebi Ali Ağa’nın Dervişin kardeşi Harun’un tutuklama emrini yazan Kadı Ayni Efendi’nin kayın pederi olmasıdır. Derviş ölüm döşeğinde olabilecek Ali Ağa’ya kardeşini serbest bırakması için damadı Kadı’yı ikna edebileceğini düşünmüştür. Derviş Ali Ağa ile görüşmeyi beklerken Ali Ağa’nın kızı (Kadı Ayni Efendi’nin hanımı) ile görüşmüştür. Bu görüşmede Ali Ağa’nın kızı dervişten bir istekte bulunmuştur. Ali ağanın bu hanım haricinde Hasan isimli bir oğlu bulunmaktadır. Hasan önceleri babasının ve ailesinin istekleri üzerine bir hayat sürse de daha sonra hoyrat ve hovarda bir hayat yaşamaya başlamasından dolayı babası Ali Ağa’nın yataklara düştüğünü anlatmış. Babasının kentin ileri gelenleri önünde hazırlayacağı bir vasiyetname ile mirastan mahrum bırakacağını ve Onu resmen evlatlıktan reddedeceğini anlatmış. Böyle bir olayın yaşanmaması için Hasan’ı ikna edip kendisinin mirastan vazgeçtiğini bildirmesini ve olayın daha fazla büyümemesi için kendisinden yardım istemiştir. Dervişte bu iyiliği karşısında Kadı’nın kendi kardeşi Harun’u serbest bırabileceğini düşünerek açık kapı bırakmıştır.

Bir gece tekkenin duvarının yanında ayak sesleri duyar. Dışarı çıkar ve zaptiyelerden kaçan bir adamı görür. Adam tekkenin bahçesine saklanır zaptiyeler onu aramaktadır. Derviş bu adamı ele vermez zaptiyelere onun bahçeye saklandığını söylemez ama kendi içinde de bu yaptığının doğru olup olmadığı noktasında çelişkiler yaşar. Çünkü bu adamın gerçekten suçlumu yoksa suçsuz mu olduğunu bilemez. Zaptiyeler adamın başka yöne doğru gittiğini düşünerek oradan uzaklaşır. Derviş adama bahçenin sonunda küçük bir ev olduğunu ve orada saklanabileceğini söyler. Ancak yakalanırsa ona kendisinin yardım ettiğini söylememesini ister. Adamda bu olay geçtikten sonra bir gün tekkeye sohbete geleceğini söyler. Derviş bütün gece doğrumu yoksa yanlış mı yaptığını düşünerek geçirir. Sabah tekkede kalan Molla Yusuf isimli arkadaşına akşam yaşadıklarını anlatır. Kaçağın bahçenin sonundaki evde saklandığından da bahseder. Molla Yusuf zaptiyeleri çağırır. Dervişin böyle istediğini başka türlü olsa idi bu konuyu kendisine anlatmayacağını düşünmüştür. Ancak kaçağı bir türlü bulamamışlardır. Kaçağı ara ara görür Derviş. Hatta bu gizemli kaçağın ismini İshak koymuştur.
Derviş kardeşinin ölüm nedenini ve Onu kurtarmanın düşünceleri içerisindedir. Bu sebeple kardeşinin neden hapsedildiğini öğrenmek için Kaymakamı ziyarete eder. Ancak kaymakamın alaylı ve aşağılayıcı tutumu karşısında cevap alamadan dönmek zorunda kalırmıştır. Dervişin Devetak isimli köydeki babası kardeşi Harun’un durumunu öğrenmek için gelmiştir ve bir handa kalıyordur. Derviş babasının üzülmemesi için Kaymakamla olan konuşmasını değiştirerek anlatır ve Harun’un çok yakın zamanda serbest bırakılacağını  söyler. Babası ümitli bir şekilde Devetak’a geri döner.
Derviş Hasan ile tanışır Hasan’ı babasının mirasından mahrum bırakmak için çalışırken Hasan ile arkadaş olmaya başlar.

Hasan genel itibariyle; herkesle arkadaşlık eden, müderrislerle konuşan, tüccarlarla ticari ilişki kuran, işsiz güçsüz takımıyla kafayı çeken, çarşıda kalfalarla şakalaşan, kendi özelliklerini kaybetmeden herkesin seviyesine inebilen bir insandır.

Derviş Hasan’a kardeşinin durumunu tesadüfen öğrendiğini anlatır. Hasan Dervişin kardeşinin neden hapsedildiğini anlatır. Harun bir suçlunun, henüz kente hapsedilmeden, sorgusu yapılmadan yazılmış ifadesinin eline geçmesi ile gereğinden daha fazla şeyi bilmesinden ötürü hapsedildiğini anlatmış.
Derviş, Hasan’ın kız kardeşi ile yaptığı konuşmayı Hasan’ anlatır. Hasan önce miras hakkından vaz geçmeyeceğini söyler. Daha sonra Dervişin gözünde Hasan’ın yerine değiştirecek şu teklifte bulunur. Eğer miras hakkından vazgeçerse Kadı’nın kardeşine yardım edip edemeyeceğini sorar. Kadı’nın Harun’a yardım etmesi durumunda mirastan mahrum kalmayı kabul edeceğini söyler. Bu konuşmadan sonra Derviş Hasan için “O art düşüncesiz iyilikseverliğiyle beni kazanmıştı. Kendi isteğiyle her şeyden vazgeçmiş, feda ettiklerini boynuma asmamış, beni minnet borcu altında bırakmamıştı. düşmanım değildi O artık benim…” demiştir.

Derviş Harun’u kurtarabilmek için bu seferde Kadı ile görüşmeye gider. Ancak bu görüşmeden de herhangi bir sonuç elde edemediği gibi yine aşağılanmaya ve hor görülmeye uğrar.

Derviş kardeşinin kurtarmak için çaba sarfederken bir gün tekkenin önünde bir adamın onu beklediğini görür. Bu adam Dervişe daha fazla ileri gitmemesi gerektiğini, dikkatli olması gerektiğini, daha fazla bu durumu kurcalamaması gerektiğini eğer bu duruma devam ederse başının derde gireceğini söyler.

Derviş ne yaparsa yapsın kardeşinin ölümüne engel olamaz. Kardeşini kurtarma planları yaptığı bir gün bu hakikati öğrenir. İçinde hiçbir yapamamanın acısı ile yaşamaya başlar. Camide vaazında bu konuya değinir ve acısını cemaat ile paylaşır. Bu unutulmaz  ders nitelindeki vaazın detayları için syf:223-225.

Vaazının ertesi günü anlattıklarından rahatsız olanlar tarafından yaralanır. Daha sonra hapse atılır. Hapisten çıkar. Kardeşinin ölümüne sebep olan Molla Yusuf olduğu ortaya çıkar. Molla Yusuf  Dervişin askerliği sırasında kurtardığı bir çocuktur. Bu çocuk daha sonra tekkeye getirilmiştir. Çocuk ailesinin ölümünden Molla Yusuf’u sorumlu tutmaktadır.

Bir gün tekkeye bir Miralay gelir. Çarşıda herkes tarafından sevilen Hacı Sinaneddin isimli bir esnaf vardır. Bu esnaf herkes tarafından çok sevilen ve özellikler mahkumlara çok yardım eden birisidir. Miralay Hacı Sinaneddinin oğlunun Padişahın silahtarı olduğunu söyler. Derviş bu haberi kendisinin Hacı Sinaneddine vermekten mutlu olacağını söyler. Bu fırsat Dervişin intikam alması için fırsat olacaktır. Kadı ve Kaymakamdan kardeşi Harun’un öcünü alabilmek için Molla Yusuf’u kullanır. Hacı Sinaneddinin Padişah silahtarı olan oğlunun öfkesini Kadı ve Kaymakamın üzerine çekebilmek için Molla Yusuf’u kullanarak Kaymakama Hacı Sinaneddin hakkında uydurma bir ihbarda bulunur. Kaymakam ve Kadı Hacı Sinanaddini hapise attırır. Bu esnada Derviş Padişah silahtarına bir mektup yazarak babasının suçsuz yere Kaymakam ve Kadı tarafından hapsettirildiğini yazar. Padişah silahtarı beklendiği hareket eder. Kaymakam beldeden kaçar ancak Kadı öldürülür. İntikamını aldığını düşünen Derviş Kadılık görevine getirilir. Ancak burada bürokrasinin çarkına alet olmaz ve düşmanları artmaya başlar. Uydurma bir suç ile hakkında ölüm fermanı çıkartılır. Öldürüleceğini öğrendiği gece tekkeye gelen bir delikanlı ile karşılaşır. Bu delikanlı doğduğu ve çocukluğunun geçtiği topraklardan gelmektedir. Bir an buraya gelmese köyünde kalsa bunların hiç birinin yaşanmayacağını düşünür. Tekkesindeki odasına girer ve hakkındaki fermanın gereğini bekler…..

Roman ilk bölümdeki açılış sözleri ile sona erer…


“Bismillahi’r-rahmani’r-rahim
Hokka ile kalemi ve yazmakta olan şeyleri
tanıklığa çağırıyorum;
Yanıltıcı akşam karanlığını,geceyi ve gecenin
canlandırdığı her şeyi tanıklığa çağırıyorum;
Ayın ondördü ile şafak vaktini tanıklığa çağırıyorum;
Kıyamet gününü ve kendi kendini kınayan ruhu
tanıklığa çağırıyorum;
Her insanın daima zararda olduğuna dair,her şeyin
Başlangıcı ve sonu olan zamanı tanıklığa çağırıyorum.

Roman yazasın yaşadığı bir olay üzerine yazılmıştır. Kitap o kadar geniş ve o kadar duygulu yazılmıştır ki bu özette değinilmemiş ya da kısa geçilmiş birçok kısmı bulunmaktadır. Ayrıca eser 30 dile çevrilmiş ve sinema ve tiyatroya uyarlanmıştır.Buradan tiyatro uyarlamasının fragmanını izleyebilirsiniz.

Meşa Selimoviç kimdir?

Meşa Selimoviç



26 Nisan 1910 tarihinde Bosna-Tuzla’da dünyaya geldi. Üniversite öğrenimine kadar edebiyatla yakından ilgilendi bu ilgisi O’nun Belgrad üniversitesi, Sırp Dili Ve Edebiyatı bölümüne girmesine neden oldu. Okulu bitirdikten sonra Tuzla Lisesinde öğretmenlik yapmaya başladı. İkinci Dünya savaşı başladıktan sonra, Halk Kurtuluş Hareketi adlı örgüt ile işbirliği yaptığı gerekçesiyle 9 Eylül 1942’de tutuklandı, daha sonra serbest bırakıldı. Daha sonra Tuzla Birliği’nin siyasal sorumluluğuna getirildi.1944 yılında ağabeyi III.Kolordu Askeri Mahkemesi Tarafından kurşuna dizildi ve bu olay O’nun Derviş Ve Ölüm’ü yazmasına neden oldu. Akademisyenlik ve yazarlıkla uğraştı.1966 yılında Derviş Ve Ölüm yayımlandı ve Yugoslav edebiyat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Sırp milliyetçilerinin kendisini istismar ettiklerini görerek Saray Bosna’dan ayrıldı. Derviş Ve Ölüm nedeniyle, Alün Çelenkli Cumhuriyet Nişanına, Nyegoş Ödülü’ne ve 1970’te Yugoslavya’nın en büyük ödülü olan Avnoy Ödülüne layık görüldü.11Temmuz 1982’de hayata veda etti.


Eserlerine Sis  Ve  Ay, Ada, Derviş Ve Ölüm, Kale, Onuru Kırılan Adam, Kızıl Saçlı Kız öğrenek verilebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder